Sonsuz hiddetinden ve öfkesinden güç alan Tryndamere; tundrayı yarıp
geçiyor ve savaş sanatında ustalaşmak için Freljord'un en iyi
savaşçılarına meydan okuyor. İçi gazapla dolan savaşçı, kabilesini kırıp
geçiren kişiden intikam almak istiyor ve hedefiyle arasına girmeye
çalışan herkesi yere seriyor.
Yaşamanın çok zor olduğu buzlu Freljord'da yaşam mücadelesi veren genç Tryndamere'le halkı, ülkenin kıt kaynakları için sürekli savaşırdı. Bu savaşlardan biri, hayatını sonsuza kadar değiştirdi. Akıncılar gecenin karanlığında Tryndamere'in kabilesini pusuya düşürdü. Savaşçıları ilk saldırı dalgasını geri püskürtmeyi başarsa da, bundan sonra ortaya çıkan karanlık şekle hazırlıklı değillerdi. Yeni saldırganın elinde zalim, canlı bir kılıç vardı ve dünya dışı büyüleriyle, işgalcilerin içine dinmek bilmez bir kan dökme arzusu salıyordu. Tryndamere'in kabilesi, saniyeler içinde ezildi. Bu gizemli varlığı yenmeyi hiç ummayan Tryndamere, kendini bile bile ölüme attı. Karanlık silüet onu elinin tersiyle bir kenara savurarak genç barbarı ölümcül şekilde yaraladı.
Tryndamere, yaşadığı toprakların ölüm ve yıkıma batışını görürken kendinden geçti. Ayakta kimse kalmamıştı, sadece can çekişenlerin çığlıkları duyuluyordu. Ölüme teslim olamayan Tryndamere, gazabın kendisini tamamen ele geçirmesine izin verdi. Kanı kaynamaya, öfkesi onu tüketmeye başlayınca, ölümlülüğünü de yitirdi. Sendeleyerek ayağa kalktı. Kılıcını zor tutuyordu. Kendisini o gölgelerden oluşmuş yaratıkla karşılaşmaya hazırlamaya çalışıyordu. Ancak kara siluet kılıcını kaldırmadı bile. Tryndamere'e bilmişçe gülümseyerek, gölgelere karışıp kayboldu. Barbar savaşçının can düşmanını son görüşü bu oldu.
Evi ve halkı elinden alınan Tryndamere, Freljord'da yıllarca gezerek kendisine acımasız bir intikam silahı dövmeye yemin etti. Buz çöllerinin tüm kabilelerini dolaştı, karşısına çıkacak kimse kalmayana kadar hepsinin en iyi savaşçılarını yendi. Bunu yaparken barbarların savaş yöntemlerini öğrendi ve öfkesini karşısında durulmaz bir güç haline getirdi. Artık elinde kılıcı, yüreğinde intikamıyla bildiği hayatı yok eden varlığı sonsuza kadar arayacak.
''Benim silahım öfkedir.''
-- Tryndamere
Yaşamanın çok zor olduğu buzlu Freljord'da yaşam mücadelesi veren genç Tryndamere'le halkı, ülkenin kıt kaynakları için sürekli savaşırdı. Bu savaşlardan biri, hayatını sonsuza kadar değiştirdi. Akıncılar gecenin karanlığında Tryndamere'in kabilesini pusuya düşürdü. Savaşçıları ilk saldırı dalgasını geri püskürtmeyi başarsa da, bundan sonra ortaya çıkan karanlık şekle hazırlıklı değillerdi. Yeni saldırganın elinde zalim, canlı bir kılıç vardı ve dünya dışı büyüleriyle, işgalcilerin içine dinmek bilmez bir kan dökme arzusu salıyordu. Tryndamere'in kabilesi, saniyeler içinde ezildi. Bu gizemli varlığı yenmeyi hiç ummayan Tryndamere, kendini bile bile ölüme attı. Karanlık silüet onu elinin tersiyle bir kenara savurarak genç barbarı ölümcül şekilde yaraladı.
Tryndamere, yaşadığı toprakların ölüm ve yıkıma batışını görürken kendinden geçti. Ayakta kimse kalmamıştı, sadece can çekişenlerin çığlıkları duyuluyordu. Ölüme teslim olamayan Tryndamere, gazabın kendisini tamamen ele geçirmesine izin verdi. Kanı kaynamaya, öfkesi onu tüketmeye başlayınca, ölümlülüğünü de yitirdi. Sendeleyerek ayağa kalktı. Kılıcını zor tutuyordu. Kendisini o gölgelerden oluşmuş yaratıkla karşılaşmaya hazırlamaya çalışıyordu. Ancak kara siluet kılıcını kaldırmadı bile. Tryndamere'e bilmişçe gülümseyerek, gölgelere karışıp kayboldu. Barbar savaşçının can düşmanını son görüşü bu oldu.
Evi ve halkı elinden alınan Tryndamere, Freljord'da yıllarca gezerek kendisine acımasız bir intikam silahı dövmeye yemin etti. Buz çöllerinin tüm kabilelerini dolaştı, karşısına çıkacak kimse kalmayana kadar hepsinin en iyi savaşçılarını yendi. Bunu yaparken barbarların savaş yöntemlerini öğrendi ve öfkesini karşısında durulmaz bir güç haline getirdi. Artık elinde kılıcı, yüreğinde intikamıyla bildiği hayatı yok eden varlığı sonsuza kadar arayacak.
''Benim silahım öfkedir.''
-- Tryndamere
Yorumlar
Yorum Gönder